“Abi” dedi, “Mahvolduk”
Kalite sorumlusu mühendis arkadaş panik halinde geldi.
“Ne oldu?” dedim. Panik bulaşıcıdır ama benim ruhum, benden 10 yaş kadar büyük bir iş arkadaşımın tabiriyle “İnsanı sinir edecek derecede sakin”.
“XXX şirketinin kalite müdürü aradı gönderdiğimiz merkez cıvatalarının dişleri bozukmuş.”
Evet büyük bir sorun.
XXX şirketi bir otomotiv ana sanayi.
Binlerce merkez cıvatası gönderiyorsun, eğer hepsinin dişleri bozuksa, bu iade demek ama iade demek sadece gönderdiğin ürünlerin geri gelmesi ve iade faturası kesmeleri anlamına gelmiyor.
İşin vehameti bu cıvataların o fabrikada kullanılmış olması ile artıyor. Kullanıldığı yerlerden tek tek çıkartılacaklar, yerine acil yenisini kontrollü olarak sevk edeceksin. Sökme, takma montaj işçiliğini sana fatura edecekler. İşin parasal yönü bir yana asıl önemlisi güven sarsılacak ve prestij kaybedeceksin.
En büyük problem güven sarsılması ve prestij kaybı.
Güven sarsılması ve prestij kaybı da işyeri için yine para kaybı demek ama ölçülemeyen büyük para kaybı demek. Yeni projelerde sizin şirkete daha küçük paylı iş verilmemesi veya hiç iş verilmemesi demek.
Her şeyi yerinde görmeyi severim. Hemen imalata gittim arkadaşla, elime mastarı aldım bizdeki cıvataları kontrol ediyorum geçer geçmez mastarla geçer mastar da geçiyor geçmez mastar da.
Yaklaşık 50-60 tane kontrol ettim. Hepsinde geçmez mastar geçiyor.
“Hemen üretimi durdurun bunları ayırın” dedim.
Mühendis arkadaşa da “hadi hemen müşteriye gidelim” dedim.
Müşteriye gittik.
Kalite müdürünün ofisine gittiğimizde uzaktaki cıvataların olduğu masayı gösterdi.
“Benim biraz işim var, beş dakika içerisinde geliyorum” dedi.
Masaya gittik. Ben yine masadaki geçer-geçmez mastarlarla kontrol ettim. Hemen hepsi geçmez mastardan geçiyor.
Tamam dedim. Gerçekten mahvolduk.
Ne yapabiliriz diye fikir üretmeye çalışıyorum.
Bu sorunu çözme şansımız yok da, problemi nasıl daha büyük sorunlara yol açmadan hafifletebiliriz derdindeyim.
O esnada şirketin kalite müdürü geldi. Eline geçmez mastarı aldı.
“Bakın” diye başladı geçmez mastarla kontrol etmeye.
Bu geçmedi, bu geçti, bu geçmedi, bu geçmedi. bu geçti….
Tek tek sayıyor. 50 tane kontrol edip 4 tanesini geçti diye ayırdı.
Geçer geçmez mastar bir yerde “El melekesi” ben sert kullanıyorum geçmez mastarı o ise çok naif kullanıyor. Onun naif çevrimi ile 2.5 turda takılanları kabul ediyor. Onun kabul dediklerini az önce ben ret olarak ayırmıştım.
Ben mühendis arkadaşımın gözüne bakıyorum, aman bir şey söylemesin diye.
O’da bir şey söylemiyor ama bir taraftan şaşkın bir taraftan da sevinçli gözlerinin içi gülüyor.
Tamam dedim. Burada 500 kadar cıvata en son gelen partiden. Biz bunları irsaliye ile alalım ayıklayıp geri göndereyim dedim.
“Ah çok iyi olur” dedi. Cıvataları faturasız olarak aldık ve yerine kontrollü olarak gönderdik.
Derin bir nefes aldık rahatladık ancak cıvataları üreten operatörleri de bilgilendirdik. Bir müddet tezgahları yüksek kontrollü çalıştırdık.
Yetmedi çıkanları yüzde yüz kontrol ettirdik. Ama bu kez ben kontrol etmedim tabi. 🙂
Bazen çok büyük sorun gibi görünen sorunlar basit denilebilecek şekilde halledilebiliyor buradaki örnekte olduğu gibi.
Bir de tersi var basit gibi görünen bir sorun nelere yol açabiliyor.
Yeri geldiğinde onu da yazacağım.