Sunum önemli ama ne kadar

Danışmanlık amacıyla görüşmek, tanışmak için bir yemek şirketi üst yönetimi ile konuşurken aklıma geldi, anlattım. Burada da yazayım dedim.

Yıllar önce bir işyerinde çalışırken çalışanların memnuniyetini ölçmek için bir anket yapayım dedim.

Ankette çalışanların yöneticileriyle ilişkilerinden tutun da şirketin hedeflerini bilmelerine, iş güvenliğinden, sosyal hizmetlerine varıncaya kadar sorular var.

Yemek hizmetlerinden memnuniyet de sorgulanıyor elbette.

Normalde bu tip anketlerde yemek konusu herkesin beğenisi farklı farklı olacağından genel olarak düşük çıkar.

Öyle ya kimisi pırasa sever, ben hiç sevmem. Kimisi etli yemek sever diğeri et yemez.

Bir iş yerinde çalışan mühendis anlatıyordu “Adnan Bey bu fabrikada her pazartesi kuru fasulye veya nohut çıkardı, pazartesileri yemeğe gelmezdik. Şimdi düzeni bozdular, kuru fasulyenin veya nohutun ne zaman çıkacağı belli olmuyor. Her gün bir heyecan” oysa ben kuru fasulyeyi de nohutu da severim.

Dolayısı ile yemek konusunda bırakın herkesi, çoğunluğu mutlu etmek zordur.

Zorluk bir yana en ufak bir beğeni eksikliğinde 5 üzerinden 1’i yazar. Sanki ankette 3,2 yokmuş gibi.

Neyse anketi yaptım.

Sonuçlar geldi.

Değerlendirme yapmak için puanlamaları excele girildi.

Baktım yemek konusu en fazla memnuniyet duyulan konu. Puanı neredeyse en üstte.

Tek tek anketlere bakıyorum. Evet yanlış yok hemen herkes yemek hizmetinden son derece memnun.

Anket yapıp da sonuçları aldıktan sonra bir rapor hazırlayıp en düşük memnuniyet puanına sahip 3 konuyu ve en yüksek memnuniyet puanına sahip 3 konuyu raporuma ekleyip yorum yaparım.

Yemek konusunda yorum yapamıyorum. Evet ben de beğeniyorum taşıma ile taşere ettiğimiz yemekleri ama herkes niye beğeniyor öğrenmek lazım.

İmalattan rastgele 3-4 çalışanı tek tek çağırdım odama.

Soruyorum. Yemek konusundaki düşüncelerini.

“Beğeniyoruz, memnunuz” diyorlar.

Aynı yemek satışçılarımızın bulunduğu merkeze de gidiyor ama onlar aynı derecede memnun değiller. Fabrikadakiler memnun.

Bütün samimiyetimle “Ya arkadaşım tamam memnunsunuz da niye memnunsunuz” dedim en son bir ustaya.

Usta “Adnan Bey, benim düşünceme göre yemek servisini yapan kadın çok iyi” dedi.

“Temiz, titiz. Peçetesiz, tuzsuz, kara bibersiz, susuz masa göremezsiniz. Sular yazın mutlaka soğuk olarak servis edilir. ”

ve ekledi; “Dikkat edin, yemek masalarına konan sürahilerin sapları bile hep aynı tarafa bakar.”

Evet püf noktası bu işte.

Yemek aynı yemek ama fabrikada yemeği dağıtan kadın çok titiz. Pıtır, pıtır oraya koşuyor buraya koşuyor ama işini zevkle yapıyor. Güler yüzlü, insanlarla diyaloğu çok iyi. Çok temiz, çok düzenli.

Eee, daha ne olsun.

Normalde lezzet ve kalitesiyle 5 üzerinden ortalama 3 alacak olan yemek düzgün ve temiz bir sunumla, güler yüz ile 4,5 ortalama alıyor.

Demek ki neymiş?

Ne üretirsen üret, ne hizmet verirsen ver; işini zevkle yap, titiz yap. Çünkü sunum önemli.

Bir çok işyerinde yemek izbe denilecek yerlerde, en ucuz yemeği veren yerden alınıp, hizmet kalitesine bakılmadan “Evinde daha mı iyisini yiyor?” ahlaksızlığı ile veriliyor. Ancak buradan yapılan küçük bir tasarruf çalışanların motivasyonunu indiriyor.

NOT: Yemekhanede çalışan kadın bizi kendi çalışanımız değil yemek firmasının çalışanıydı. Bir müddet sonra işten (yemekhane firmasından) ayrılacağını ve patronuyla da görüştüğünü söyleyince “Hemen gel bizde başla” dedim. Bir ara heveslendi ama sonra memleketi Yozgat’a gitti.

Yazık oldu böyle çalışanları kaybetmemek lazım.

Toplam Oy Sayısı 3

Leave A Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir