İşsizdim.
Eşe dosta duyurdum, boştayım diye.
Bir kısmı ilgilendi, üzüldü. Bir kısmı ilgilenmedi ama üzülür gibi yaptı.
Kimseye gücenmedim. Çünkü olur böyle şeyler.
Neyse mesleğimi iyi biliyorum. Mutlaka bir yerlerden bir şey çıkacak diye bekliyorum.
Derken düşündüğüm gibi oldu, bir şirketten aradılar.
Benim ayarımda birini arıyorlarmış. Müşterisi olan ana sanayi şirketinden bir kaç müdüre söylemişler.
O müdürlerden biri de beni tavsiye etmiş. Kimin tavsiye ettiğini de söylediler. Tavsiye eden kişi benim yaptığım işleri iyi bilen biri.
Herhalde çok iyi konuşmuş hakkımda ki hemen görüşmek istiyorlar.
Görüşmeye gittim.
Büyük şirketlerden biri.
Oradaki müdürlerden biri istiyormuş bir çalışma arkadaşı. Onunla görüştüm.
İşini iyi bilen, tecrübeli bir beyefendi. Samimi bir ortamda geçti görüşme.
Ancak iş ücret mevzuuna geldiğinde söylediği rakamı duyunca, teşekkür ederim, tanışmış olduk dedim.
Kalkacağım ama o beyefendi; “Ben sizle çalışmayı istiyorum. Peki haftada 2 gün gelir misiniz” dedi “O zaman bu ücrete çalışır mısınız?”
“Verdiğiniz ücretle haftada 2 günü kabul ederim” dedim ama sonra hemen orada düşününce haftanın diğer 3 günü için iş bulunmaz ki.
Hem işyeri için de problem bu şekil çalışma. Yapılacak işler çok. Haftada 2 günle olacak gibi değil.
Neyse anlaşamadık.
Oradan ayrıldım, geri dönüyorum. Yol uzun.
Yoldayken görüştüğüm beyefendi aradı.
“Sen ayrıldıktan sonra” dedi, “gittim CEO ile görüştüm.”
-Senden bahsettim, CEO seninle görüşmek istiyor yarın gelebilir misin?
-Elbette yarın gelirim dedim.
Ertesi gün tekrar gittim.
CEO’ları yabancı bir profesyonel. Oldukça da yaşlı ama dinç bir bey. Oturması ile kalkmasıyla CEO olduğunu gösteriyor.
Yarım saat kadar konuştuk. Türkçe bilmiyor. Ortak dil İngilizce.
Bu konuşma esnasında ben kısa bir şekilde neleri bilip neler yapabileceğimi anlattım. O da işyerindeki sorunları anlattı.
Bir ara şirketleri sayısal olarak kontrol edilebilir hale getirmekten bahsedince;
“önceki ay, stok devir hızı 95 gündü. Bunun fazla olduğunu söyledim. Bu ay 75 gün oldu” deyince.
Şaşırdım. “Olmaz” dedim. Küçük bir şirket olsa belki ama orta ve büyük ölçekli bir şirkette kısa bir sürede bu kadar oynama çok çok zor bir ihtimal.
“Ben de biliyorum olmayacağını bu yüzden getirdikleri diğer verilere de güvenmiyorum” dedi.
Neyse benimle çalışmak istediğini söyledi. Seni genel müdür yardımcısıyla görüştüreyim, onunla birlikte çalışacaksın dedi.
Görüştüm, daha sonra geri dönüş yapmadılar 🙂
Sonradan öğrendim.
CEO işten ayrılmış, benimle ilk görüşen bey de ayrılmış o işyerinden.
Büyük ihtimal bir şeyleri değiştiremeyeceğini anladı.
İnsanların dağdan geldin kurallarımızı değiştiriyorsun diye düşünüp, işleri özellikle geciktirerek, gereken bilgiyi zamanında vermeyerek verdiği zaman da yanlış bilgi verip anlaşılınca da pardon diyerek yaptıkları pasif direnişle karşılaştı.
Sadece filmlerde olmuyor, iş hayatında özellikle yüksek kademedeki, işi gerçekten iyi yaparak kurulmuş çıkar düzenini değiştirmek isteyen kişilerin yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazan zihniyet maalesef iş hayatının içerisinde var.