Dinlemek için TIKLAYIN
İtalya’da yeni başladığım işte İtalyan patron beni iş yerinde gezdiriyor.
Bir de ortağı var onla tanıştıracağını söyledi. Gidiyoruz onun olduğu tarafa doğru ama birisi fena halde karşısındaki kişiyi azarlıyor.
İtalyanca olduğu için hiç anlamıyorum ama yaklaştığımızda gördüm ki, kalite şefinin bulunduğu ofiste diğer patron ofisin kapısında içerideki kalite şefi çok hızlı bir şekilde konuşarak yüksek sesle patrona bağırıyor.
Benim birlikte gittiğim patronla beraber bir şey söylemeden uzaklaştık orada.
15 dakika sonra diğer patron geldi yanımıza, onla beraber öğle yemeğine çıktık.
Orada anlatıyor; Sebastian çok iyi bir kaliteci ama kafa demir gibi hiç esneme yok diyor (sohbet İngilizce olduğu için meali bu şekilde)
Bir taraftan da esprisini yapıyor adam dakikada 600 kelime konuşuyor. 1 saniye dikkatin dağılsa 10 kelime gitti. Konunun tamamını kaçırırsın diye.
Aynı şeyi Türkiye için düşünmek biraz zor değil mi?
Kaliteci işini yapıyor, patron biraz esneme istiyor, kaliteci karşı çıkıyor, patron ısrar ediyor, kaliteci patronu azarlıyor.
Sonrası İtalya’da aynı kaliteciyle en ufak bir sorun olmadan işler devam etti, Türkiye’de kaliteci hemen o dakika işten çıkartılır. Bir müddet işler onsuz da devam eder. Sonra lütfedip başka bir kaliteci alınır.
İsteriz ki, ne patron kaliteden esneklik istesin, ne kaliteci patrona bağırsın ne de kaliteci işten atılsın.
Global pazarın istediği kalite, çalışanların istediği işine saygı duyulmasıdır.