Çalışanların hangi eğitimlere ihtiyacı var diye küçük bir anket yapayım dedim.
Aklıma ilk gelen eğitimleri listeledim ve en sona da “Diğer” diye bir seçenek koydum.
Öyle ya, sizin aklınıza gelmeyen ancak anketi dolduracak olan kişinin ben bu eğitimi istiyorum dediğinde ekleyecek bir yeri olsun.
Neyse;
Anket dolduran arkadaşlardan biri yukarıdaki başlığı yazmış eğitim isteği olarak.
İşten kovulan, başarısız olan kişiler için ayağa kalkabilme yolları.
Bu isteği görünce bu arkadaşın çalıştığı bir işyerinden
1- kovulduğu (=aslında çıkartıldığı desek daha doğru),
2- Kendisini başarısız gördüğü,
3- Ayağa kalkmak için bir yol arayacak kadar da manen veya maddeten zor durumda olduğu anlaşılıyor.
Benim bu ifadeyi görünce aklıma gelenler;
Öncelikle bu herkesin başına gelebilir.
Gelmez demeyin gelir.
Sizin bir işten kovulmanız veya çıkartılmanız için başarısız olmanız gerekmez.
Bazı durumlarda başarılı olduğunuz için,
Bazı durumlarda başarınız anlaşılmadığı için kovulabilirsiniz.
Başarılı olduğunuz için kovulabilirsiniz çünkü sizin başarılı olmanız bazen altınızdaki kişileri, bazen sizinle paralel çalışan kişileri rahatsız edebilir ve sizin için bazen silik, belirsiz, bazen de açık ve net bir kampanya başlatabilirler. Bu kampanya sizin başarınızı başarısızlık olarak göstermek, başarınızı sıradanlaştırmak, başarınızı art niyetlere göre yaptığınızı empoze etmek şeklinde olabilir.
Günümüzün İngilizce tabiriyle mobbing’in bir yoludur bu. Yapılan araştırmalara göre (kaynak veremeyeceğim arayıp bulabilirsiniz) mobbing’e uğrayanların çoğunluğu başarılı çalışanlardan oluşmaktadır.
Sonuçta uzun ve tutarlı bir gözden düşürme kampanyası özellikle kişiliği veya basireti zayıf, kolay etkilenen yöneticileri sizin hakkınızda olumsuz düşüncelere sevk edip, malum sonuca doğru yönlendirebilir.
Bazı durumlarda bir üst yöneticiniz sizin başarılı olduğunuzu gördüğünde özellikle kendisi durağan, kendini geliştirmeyen bir yönetici ise kendi yerinden kaygı duyduğu için sizin uzaklaşmanız için bir sebep bulup veya bir sebep yaratıp sizin uzaklaşmanızı sağlayabilir. Buna da politika diyebilir.
Yukarıdakilerden hiç biri olmayabilir.
Gerçekten de başarısız olabilirsiniz ancak bu yine tam olarak sizin bilgisizliğiniz veya çalışma hızınızla ilgili olmayabilir.
Bazı şirketlerde her şirkette ayrı olan şirket kültürü her çalışana uygun olmayabiliyor.
Bir çok şirkette başarılı işler çıkartmış olan bir çalışan bir şirkete geldiğinde o şirketin kurumsal kültürüne (=organizasyon kültürü) uyum sağlayamayabiliyor. Bu durumda da başarısız olması kaçınılmaz oluyor.
Bazı durumlarda da sizin başarılı olarak nitelendirdiğiniz çalışmalar üst yöneticinizin veya şirketin öncelik sıralamasında gerilerde olabiliyor bu durumda şirkete veya yöneticinize göre gereksiz konularla uğraşan gereksiz bir çalışan olarak addedilip işten uzaklaştırma yoluna gidilebiliyor.
Bazen şirketin sizden beklentileri yapmak istediklerinizin çok altında kalabilir. Böyle bir durumda başarılı olabilecek bir çalışan da olsanız hedeflerinizi, çalışma temponuzu düzgün ayarlayamadığınız için başarısız olabilirsiniz.
Tersi de söz konusu bazen girmiş ve olduğunuz şirketin beklentileri çok yüksek olabilir böyle bir durumda sıradan bir şirkette başarılı bir çalışan olabilecekken bu şirkette başarısız olarak addedilebilirsiniz.
Sizden de kaynaklanan nedenler söz konusu olabilir.
Bu nedenler;
kendinizi geliştirme arzunuzun yeterli olmaması,
değişime ayak uydurma zorluğu çekmeniz,
değişime direnme psikolojiniz,
konfor alanınızdan çıkmaya karşı direnciniz
başarısızlığa yol açabilir.
Bu sürekli başarısız olabileceğiniz anlamına gelmiyor.
Bir birinden farklı milyarlarca insan olduğu gibi birbirinden farklı binlerce de şirket var.
Belki yanlış yerdesiniz.
Bu şirketlerin yüzlercesinde başarılı olabilirsiniz,
Kendinizi geliştirmek için biraz daha fazla çaba harcayabilirsiniz,
Konfor alanından çıkmak için kendinizi zorlayabilirsiniz.
Unutmayın bu sadece sizin başınıza gelmiyor.
Apple’dan kovulan Steve Jobs’un başarısız olduğunu kim iddia edebilir? Ya da belki o dönem başarısızdı ortam uygun değildi ancak sürekli başarısız olduğunu kim söyleyebilir?
Her halukarda düştüyseniz, halinize üzülmek, depresyona girmek, kendinize acımak yerine ayağa kalkmak zorundasınız.
Robert Frost’un bir mısraı ile bitirelim.
“And miles to go before I sleep”